23 Mart 2016 Çarşamba

Bu Sonsuz Evrende Yalnız mıyız ?




Şüphesiz her insan, hayatında bir kez dahi olsa ''Evrende yalnız mıyız ? Biz kimiz ? '' tarzı içinde uçsuz bucaksız bir derinlik barındıran bu yanıtsız soruları düşünmüştür.Gerçekten biz kimiz ? Nereden geldik ? Bilimsel anlamda şuan için bu sorulara cevap vermek mümkün değil, dini açından ise mümkün.


İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi'nde 100 ila 400 milyar arasında yıldız vardır.Milyar tane yıldıza ev sahipliği yapan bu galaksinin, evrende bir toz zerreciği kadar yer kapladığı düşünüldüğünde evrenin ne kadar büyük olduğu anlaşılır.Bilim adamlarının büyük çoğunluğu, böylesi büyük bir evrende muhakkak başka canlı formlarının olmama ihtimalini düşük görüyor.

1971 yılında ayda en uzun yürüyüşü yapan astronot Edgar Mitchell:''Uzayda yalnız değiliz ve Nasa'da bunu biliyor.'' diyerek çok önemli bir açıklama yaptı.Uzaylıların insanlarla çeşitli defalar temas kurduğunu, ancak hükümetlerin bu gerçeği 60 yıl boyunca gizlediğini iddia etti.Mitchell, 1947’de New Mexico’nun Roswell bölgesine UFO düştü iddalarının da gerçek olduğunu söyledi.Bu olayların üstünün hükümet tarafından son 60 yıldır çok iyi bir şekilde örtüldüğünü, fakat bazı insanların bunların bir kısmı hakkında bilgi edinme ayrıcalığına sahip olduklarını açıkça belirtti.Uzaylıların çok karmaşık bir teknolojiye sahip olduklarını vurgulayan Mitchell:''Eğer bize düşman olsalardı, şimdiye kadar yok olmuştuk.'' dedi.

İddalara göre Uzaylılarla ilk canlı teması kuran George Adamski'dir.20 Kasım 1952’de piknik yapmak için Kaliforniya’daki Mohave Çölü’ne giden Adamski ve arkadaşları, askeri jetler tarafından takip edilen puro şeklinde bir cisim görürler.Bu aracın bölgenin biraz uzağına indiğini gören Adamski ve arkadaşları diskin yanına gitmeye karar verirler.Uçan dairenin bulunduğu yere giden Adamski, burada tek parça kıyafet giymiş bir uzaylının kendisiyle telapeti yoluyla iletişime geçtiğini söyler.


Dünya dışı yaşam formları ve evreni açıklamak üzere çalışan bilim adamları bazı ilginç teorileride ortaya atmışlardır.Bunlardan en ilginci; Evrenin bir simülasyon olduğu ve bizim bir sanal evren içerisinde yaşadığımızı öne süren teoiridir.Bu teoriye Çok gelişmiş bir canlı uygarlığının hazırladığı bu devasa sanal evrende yaşayan bir yansımalarız.



13 Ekim 2008 tarihinde, RT-70 Teleskobu ''Gliese 581C'' adlı gezegene mesaj göndermek üzere Ukrayna'dan yola çıktı.İçinde 500 fotoğraf,çizim ve metin mesajı bulunan teleskop 2029'da hedefine ulaşacak.2014'te ise ABD'nin başkenti Washington'da bir basın toplantısı düzenleyen gökbilimciler; son teknoloji teleskoplardan faydalanılarak yapılan bir uydunun evrende yaşam belirtilerini araştımak üzere 2017'de fırlatılacağını duyurdu.Peki eğer başka bir gezegende yaşıyan canlılar varsa, bu canlılara ulaşmaya çalışmak mantıklı bir eylem midir ? Ünlü Fizikçi Stephan Hawkinge göre kendimizi açık etme fikri pek akıllıca değil, ona göre insanların olabildiğince sessizce kalması gerekiyor.Çünkü;Varlığımızdan haberdar olan bir uzaylı topluluğu bizi istila edebilir.


Olaya biraz dini açıdan bakarsak kimi bilim ve ilim adamına göre;İslam dinin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'in, 16’ncı sûresi olan Nahl sûresinin 49’uncu âyeti
 ve 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti'nde uzaylıların var olabileceğine yorumlanabilecek birkaç bilgi verilmiştir.Bu konuda birçok tezat görüşte var o yüzden yorum sizlerin. (burada ayetlerin fotoğraflarını koyarsınız)


Sibirya'nın yamal yarımadasındaki devasa çukurlar, Lübna'nın Balbek şehrindeki yaklaşık 800 tonluk devasa bloklarla inşa edilen antik şehir,9 Aralık 2009 tarihinde Norveç'te görülen spiral ışık, 1902 yılında Girit adası yakınlarında bulunan Antikythera Mekanizması gibi insanlığın açıklayamadığı esrarengiz olayları uzaylıların varlığına yorumlayabilir miyiz ? Açıklayamadığımız tüm olayları Uzaylıların varlığıyla ilişkindirmemiz biraz kolaya kaçmak sayılmaz mı ?


Ünlü Drake denklemine göre yerküre dışında zeka bulma ve onunla iletişime geçme olasılığımız yeni yıldızların oluşum oranı, gezegen sistemine sahip yıldızların sayısı, hayatın başlangıcı için ekolojik açıdan uygun gezegen sayısı, bu hayatın başlamış olduğu gezegen sayısı, akıl sahibi varlıkların evrimleştiği dünya sayısı ve en önemli olarak teknik iletişim yeteneklerinin gelişmiş olduğu dünya sayısı ve teknik uygarlığın ömür süresi ile doğru orantılı.Bütün bu uğraşlar,çabalar ve emekler aslında cevabı bulmak değil, cevaba biraz daha yaklaşabilmek içindir.Çünkü şu an cevaba çok uzak olan bir yamaçtayız.Bu soruları gereğinden fazla düşünmek insan sağlığı içinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.Bu derin sorular evreninde kaybolup gidebilir, akıl sağlığınızı dahi yitirebilirsiniz.O yüzden kendinizi çok kaptırmamanızı öneriyor konu hakkında fikirlerinizi merakla bekliyoruz.


Dünya Nüfusu Aniden İki Katına Çıksaydı Neler Olurdu (Çok Şaşıracaksınız!)

Piramitler inşa edildiğinde Dünya nüfusu sadece 30 milyondu.4000 yıl sonra Ünlü Big Ben kulesi inşa edildiğinde ise ilk kez 1 milyara ulaştı.80 yıl sonra Rushmore dağına şekil verildiğinde tam iki katına çıktı.Tekrar ikiye katlanması için sadece 45 yıl yetti.

Çok büyük bir hızlı çoğalıyoruz.1 Yıl içinde New York nüfusunun 10 katı kadar bebek Dünyaya geliyor.Bu hızlı çoğalmaya devam edersek 59 yıl içinde nüfusumuz bir kez daha katlanacak.2013 verilerine göre Dünya nüfusu tam 7.1 milyar.Peki bugün nüfus iki katına çıksa neler olurdu ?



Dünya Nüfusu 14 milyarı aştıktan 6 ay sonra


Türkiyede bu yıl nüfusun 150 milyonu aşması bekleniyor.Pekin yüksekliği 800 metreyi aşan bir bina inşa etti.Dünyanın her yerinde 14 milyar insana konut yetiştirebilmek için büyük bir mücadele hakim.Mimarlar 200 katlı Dünya'nın en büyük gökdelenlerini tasarlamak için çalışıyorlar.Bu gökdelenlerin toplam ağırlığı 1 milyon ton.


İnsanlar ofis,apartman,belediye binaları,avm'ler gibi bulabildikleri her yere sığınmak zorunda.Fakat tek sorun konut sorunu değil.Yiyeceklerimiz de tükeniyor.Nüfus iki katına çıkmadan önce Dünya üzerindeki çiftliklerin kapladığı toplam alan Güney Amerika kıtasının yüzölçümü kadardı.Şu anki nüfusu besleyebilmek için Abd yüzölçümünün iki katı kadar tarım alanı açmak zorundayız.İhtiyazımı olan bu alanlar için ilk olarak ormanları kullanıyor ve sahra çölüne su getiriyoruz.


Yılda 72 milyon ton tahıl ihraç eden Abd besin anlamında diğer ülkelerden avantajlı bir konumda.Bu rakam tüm Dünyadaki miktarın 4/1'i kadar.Bu yüzden Abd'de de ihracat tamamen durduruluyor.

Okyanuslar artık çok daha önemli.Devasa ağlarla 1.5km derinlerde bile balık avlama çalışmalar gerçekleştiriliyor.En büyük balıkçılık endüstrisine sahip Çinde, son bir ayda toplam 4 milyon ton balık avlandı..

Dünya Nüfusu 14 milyarı aştıktan 1 yıl sonra

Artık 3 milyar kişi evsiz.200 bin kişi, bir dönem yarım trilyon dolar değer biçilen central park arazisi üzerinde çadır kurmuş durumda.İstanbuldaki küçükçiftlik park, taksim beşiktaş sahil, eminönü meydan gibi alanlar tamamen açık hava oteline dönüştü.Yetkililer bir yandan halkı anadoluya taşınmaları için teşvik ediyor bir yandan da geri kalmış illeri insanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye ulaştırmak çabas sarfediyorlar.Ülkelerin hepsi kriz içerisinde.Her ülkede sürekli çadır kentler kuruluyor.

200 Katlı ekstrem büyüklükteki gökdelenlerin sağlam kayalar üzerine kurulması gerekiyor.Çinde daha önce keşfedilmemiş bir fay hattına kurulan gökdelen yıkıldı ve  3000'den fazla insan hayatını kaybetti.

Artık Dünyanın bir çok yerinde bir dairede 2'den fazla aile kalıyor.Ormanları yeterince tahrip ettik.5 milyon konut için Rhrode Island büyüklüğünde bir ormanın kesilmesi gerekiyor.Kaybettiğimiz ormanlar Dünya'yı yaralıyor.

Dünyadaki şu şebekeleri artık hacmi kaldıramıyor.İki kat insanın banyo yapması, sifon çekmesi eski şu şebekelerinin direncini zorluyor.Artık bir çok yerde her yağmurda kanalizasyonlar taşıyor.Atıklar birçok eve taşıyor, içmek için kullanılan su kaynaklarına bulaşıyor.Bununla beraber dizanteri,ishal salgınları ve temiz su sıkıntısı ortaya çıkıyor.Birçok şehir fareler tarafından işgal ediliyor.Birçok insan menenjit ve böbrek yetmezliği ile karşı karşıya.Bir süre sonra farelerin taşıdığı ölümcül bir hastalık olan weil hastalığı ortaya çıkıyor.Kirli sular tifo ve kolera hastalığını tüm dünyaya servis ediyor.

Dünya'nın %70'i sularla kaplı.Fakat bunun %97'si tuzlu su, tatlı su oranı sadece %3.Bununda büyük bölümü dağ ve kıta buzullarında donmuş durumda.Yani toplam kullanabileceğimiz su oranı %1.Artık belediyeler her daireye belirli bir su tüketim hakkı tanımaya başladı.Su sayaçları hergün kontrol ediliyor sınırı geçen dairelere para cezası veriliyor.



Dünya Nüfusu 14 milyarı aştıktan 3 yıl sonra

Çinde elektriğin %75'i kömür yakılarak elde ediliyor.Çin termik santralleri 2 katına çıkartıyor.Bu durum duman ve toksinleri jet rüzgarlarıyla californiaya taşıyor.Asya'dan gelen dumlar bir çok yerde hava kirliliğine yol açıyor.Hava kirliliği önlenemez boyutlara ulaştığında halkın sokağa çıkması yasaklanıyor.

Doğal kaynaklarımız gittikçe azaldı.Artık insanlar sular için birbiriyle kavga etmeye başladı.Sahil şehirleri artık su ihtiyacını denizden sağlamaya çalışıyor.Deniz suyunu içme suyuna çevirmek için uzmanlar büyük bir uğraş veriyor.

Dünya üzerindeki bir çok balık türünün nesli tükendi.Bu yüzden birçok balık çiftleri kuruldu. Çiftliklerde Milyonlarca balık yetiştirilmeye başlandı fakat yinede bu yeterli olmuyor.İnsanlar su ve yiyecek sıkıntısının en az olduğu yerlere göçmeye başlıyor.

Dünya Nüfusu 14 milyarı aştıktan 7 yıl sonra


Gelişmiş ülkeler çadır kent sayılarını azaltmayı başardı.Artık çadırkentlerin yerini mega gökdelenler ve şantiyeler aldı.Su kesintileri yeni binaların çok geç bitmesine neden oluyor.Artık bir çok yerde arabalar yasaklandı, insanlar toplu taşımaya yönlendiriliyor.Elektrik üretimi de değişiyor.Elektrik ihtiyacını karşılayabilmek için düzinelerce nükleer reaktörler inşa ediliyor.Ancak bu değişim üretimi sadece %25 oranında artırabiliyor.Bazı ülkeler çöllere güneş panelleri yerleştiriyor, bazıları rüzager gücünü kullanıyor.


Ancak su hala Dünyadaki en büyük problem.Deniz suyunu kazanabilmek için tuzdan arındırma tesisleri yapılmaya başlandı.Kırsal kesimlerdeki bazı bölgeler yer altı göllerinden su ihtiyaçlarını karşılıyor fakat onların sularıda bitmek üzere.Susuzluk ekinleri de öldürüyor.

Dünyada kirlilik ve kuraklık emsali görülmemiş bir durumda.Göç hareketleri önlenemez seviyelere ulaştı.


Dünya Nüfusu 14 milyarı aştıktan 10 yıl sonra


Su mültecileri daha iyi durumdaki bölgelere doğru yola çıktılar.Ölmeden varabilenler yaşayabilmek için çare arıyorlar.


Birçok çiftlikte su tamamen bitmiş durumda.Çiftçiler su bulabilecekleri yerlere doğru göçe başladı.Artık suyun 1 litresi 25 tl'ye satılıyor.Akiferlerdeki sular tüm zamanların en düşük seviyesinde.Suyun değeri petrolle kıyaslanamayacak kadar yüksek seviyelere ulaştı.

Hayatta kalabilmek için günde 2 litre su tüketmek zorundayız.3-4 gün boyunca daha az su tüketirsek dehidrasyon başlar.İdrarımız gelmez ve terlemeye başlarız.Vücudumuz işlevini yerine getiremez ve akli sarsılmalar yaşarız.

Tatlı suyun 3/2'si kutup buzulları ve kıtasal buzullarda bulunuyor.Bazı ülkeler dinamit kullanarak buzullardaki suyu kullanmaya çalışıyor.



Dünya Nüfusu 14 milyarı aştıktan 35 yıl sonra

İnsanlık tarihinin en büyük felaketi nüfusu büyük ölçüde azalttı.Çin'deki nüfus 700 milyona, Abd'deki nüfus 150 milyona, Türkiye'deki nüfus ise 20 milyona kadar düştü.Büyük su kütlelerinin yakınlarında milyonlarca insanın mega gökdelenlerden oluşan ormanlarda oturduğu büyük şehirler mantar gibi yükselmeye başladı.Bir zamanlar Dünyaya yön veren şehirlerde ekonomi çöktü.Bir zamanlar sürekli yoğun bir hareketliliğin yaşandığı metropol şehirlerde şu an derin bir sessizlik hakim.İnsanlar artık sulara yakın olmayan yerlerde bulunmuyorlar.Terkedilmiş çiftlikler,kasabalar,tüm kırsal alanlar bir umut herşeyin tekrar canlanacağı günü bekliyor.Fakat insanların tükettiği suyun tekrar gelmesi çok uzun yıllar sürecek.

Dünyada artık 4 milyar insan yaşıyor.Doğa kaybettiğini geri alıyor.Kuruttuğumuz okyanuslardaki balık miktarı yeniden artıyor.Ormanlar yerleşimciler gelmeden önce kapladıkları arazileri geri alıyor.Pek çok ülkedeki nehirler onlarca yıl sonra ilk kez barajlara takılmadan şehirler ve çiftlikler kanları emilmeden özgürce akıyor.

Bu düşünülmüş bir deneydi.Aniden kalabalıklaşan dünya hakkında senaryolar oluşturmak istedik.Fakat Dünya'nın şu anki durumu da pek iç açıcı değil.Milyonlarca insan açlık çekiyor.Şehirler aşırı kalabalık ve yoksulluk artırıyor.Bu sorunlar önümüzdeki yıllarda dahada artıacak gibi gözüküyor.Birleşmiş milletlere göre Dünya nüfusu 2050'de 8.9 milyara ulaaşcak.